
Sünneti seniyyeyi inkâr edenlerin Kur’an-ı Kerim’de geçen ( الرسول ) kelimesini te’vil etmekteki/ yorumlamaktaki zorlamaları ve bu kelime ile maksad Kur’an-ı Kerim’dir, Nebiyi Zi Şan’ın şahsı değildir, demeleri aklın ve naklin kabul edemeyeceği bir iştir. Kur’an-ı Kerim’in kendisi bu dediğimizi destekler. Çünki böyle bir mana ile diğer bütün ayetlerin manaları uyumlu olmaz. Bu dediğimiz ayeti cemilenin manalarını teemmül edecek/ derinlemesine düşünecek olursak;
1- (“(Peygamberimin ölüm haberini almanız savaş tan kaçmanızı meşrûlaştırmaz. Çünkü) Muhammed ancak bir rasûldür ki; gerçekten kendisinden ön ce de birçok peygamberler (gelip) geçmiştir.”) (Âl-i İmran-144) Akıllı olan bir kimse için Rabbimiz’in (Celle Celâluhu) bu kavli kerimindeki ( الرسول ) kelimesinin “Kur’an” ile tefsir edilmesi doğru olabilir mi? Yani şöyle bir mana doğru olabilir mi? “Muhammed Aleyhisselam ancak kendinden evvel Kur’anlar geçen bir Kur’andır.”
2- “Her kim Allâh yolunda hicret ederse, yer (yüzün)de dönüp gideceği birçok mekân/terk ettiği kavminin burnunu sürtecek birçok yol/ ve (rızık temini, dinini yaşama ve gönül rahatlığı hususunda) tam bir genişlik bulur. Her kim Allâh’a ve Rasûlüne(; onların emrettikleri yere) hicret eden biri olarak evinden çıkar da sonra (hedeflediği yere varamadan) kendisine ölüm ulaşırsa, muhakkak onun ecri(ni vermek) Allâh’a düşmüştür. Zaten Allâh (bu kişinin hicreti geciktirme gibi günahlarını) dâima (çokça bağışlayan bir) Gafûr ve (kendisine çok acıdığı için niyetine göre hicretinin sevabını tam olarak veren bir) Rahîm olmuştur.” (Nisa-100)
Not: Yazının devamı İsmailağa Dergisi'nin Haziran 2020 sayısının içinde...